Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi

Dr. Ozan Bitik ile Yüz Estetiği Üzerine…

Yaşlılığın Güzeli Olmak Üzerine

Her yaşın bir güzeli var.

Aslına bakarsanız her yaş grubunda pek çok güzel birey var.

Hayal edin sadece 55 yaşındaki kadınların katılabileceği bir güzellik yarışması düzenliyoruz, 100 katılımcı var, sizinle birlikte jürideyiz, ilk 3’e giren yarışmacıları beraber belirleyeceğiz. Kriterlerin arasında en önemlisi adayların kesinlikle estetik ameliyat veya herhangi bir estetik müdahale geçirmemiş olmaları. Yarışma sonuçlanıyor ve ilk 3 belli oluyor…

Yaşlanan yüzün tedavisinde hedefimiz; sizi kendi yaş grubunuzun içinde bu %3’lük “en güzel” gruba sokabilmek. Eğer doğumsal olarak gelen bir genetik avantaja sahip değilseniz, mevcut yüz anatominiz ile bu %3’lük imtiyazlı grubun içinde yer alma ihtimaliniz yok. Hedefimiz sizin de o hayali yarışmadaki ameliyat olmamış, doğal 55 yaş güzelleri gibi görünebilmeniz ve de bu hedefe ancak yüz anatomisini ideal konfigürasyona getiren kombine estetik ameliyatlar ile ulaşabiliyoruz.

Hedefleri doğru koymadan veya doğru algılamadan doğru sonuçlara ulaşabilmek mümkün değil. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bilgisayarlı tomografi(CT) ve 3D yüzey görüntüleme teknolojilerinin gelişmesi ile yaşlanan yüzün anatomisi ile ilgili bilgi birikimimiz son 20 yıl içerisinde giderek arttı. Bu teknolojilerin öncesindeki dönemde yaşlanmanın yüzeysel belirtileri üzerine odaklanan plastik cerrahi bilim alanı, giderek yaşlanma sürecindeki üç boyutlu hacim değişimlerin farkına vardı.

Gerçekten de genç yüzler ile yaşlı yüzler kıyaslandığında ilk bakışta göze çarpan en belirgin farklardan birisi yaşlanma sürecinde yüzün belirgin olarak hacim kaybettiği gerçeğidir. Bunu kural olarak bir kenara yazabiliriz, ancak bu kuralın pek çok istisnası bulunmaktadır. Mesela yüzün her yeri hacim kaybetmez, bazı yerler hacim kazanır. Mesela yüzeysel hacim artarken derin doku/kemik hacmi azalabilir.

Genç yüzler genel olarak hacimli, yaşlı yüzler genel olarak hacimsiz olduğuna göre bizim yarışmada ilk 3’e giren yarışmacıların yaşlanma sürecinde dolgunluğunu muhafaza eden yüzler arasından çıkmasını bekleriz değil mi?

Değil!!!

Orta yaş ve üzerindeki doğal güzelleri analiz ettiğimizde, yüzlerinin daha zarif, daha sakin, daha ifadeli, daha açılı, daha gölgeli olduğunu görüyoruz. Neredeyse hepsinde yüzün iskelet yapısı son derece güçlü, hacim değişimleri sınırlı, çiğneme ve mimik kasları gayet güçlü… Orta yaş güzelleri gençlik fotoğrafları ile kıyaslandığında; evet belirgin olarak hacim kaybetmişler ancak bu hacim kaybı sanki onlara “yaramış”. Dolayısıyla, 45 yaşın veya 55 yaşın güzelliğinden bahsederken kriter olarak 20’li yaşlardaki güzellerin dolgun ve pürüzsüz yüz anatomilerini temel almak bence felsefi açıdan hatalı bir yaklaşımdır.

Hacim kaybı kuralının bu önemli istisnalarını tam olarak anlamadan yapılan tüm hacim düzenleyici tedaviler (dolgu maddeleri, yağ doku transferi, yüz implantları, lifting ameliyatları) sonuç olarak “genç görünmeye çalışırken yaşının ruhunu kaybetmiş” yüzlerin oluşması ile sonuçlanıyor.

Yüzün estetiğinin kavramsal boyutları üzerinde düşünebilme donanımından yoksun ancak doku içine bir şeyler enjekte etme becerisine sahip binlerce uygulayıcının olduğu bir ortamdayız, bence bir mayın tarlası, adımları dikkatli atmakta fayda var.

Yaşınızın güzeli olmak istiyorsanız ilk olarak gençliğinizde nasıl göründüğünüzü unutmaya bir nebze hazırlıklı olmalısınız. Geçmiş geçmişte kaldı ve artık gençlikteki yüz yapısına geri dönebilme ihtimaliniz yok. Pek çok hastam konsültasyon esnasında daha iyi görünmek istediğini ancak yüzünün değişmesini istemediğini ifade ediyor. Bu ifadede anlatmak istedikleri şey çoğu zaman doğal olmayan yapay bir yüz yapısına sahip olmak istemiyor oldukları. Herkes doğal bir güzelliğe sahip olmayı arzular ancak çoğu estetik cerrahi adayının “doğal” olanın ne olduğu ile ilgili kafası biraz karışıktır.

Yaşınızın güzeli olmak istiyorsanız ikinci olarak sizin yaş grubunuzdaki tüm bireylerde olmazsa olmaz olan bazı fiziksel özelliklerle barışmalısınız. Örneğin; yanak ile üst dudağın bileşkesindeki “nazolabial katlantı” 55 yaşındaki tüm bireylerde istisnasız olarak derinleşmiştir. Bu özellik 55 yaş yüzünün olmazsa olmazlarından birisidir. Eğer nazolabial katlantıyı tamamen doldurarak 20’li yaşlardaki haline getirirseniz bu bölge hastanın yüzünde sırıtır, yüzün geri kalanı ile kontrast oluşturur, yüz açısallığını kaybeder ve kaçınılmaz olarak yapay görünür. Benzer biçimde 55 yaşındaki tüm bireylerde istisnasız olarak göz ve ağız çevresindeki mimik kırışıklıklarını görebilirsiniz. Mimik kırışıklıkları agresif yüzey yenileme ve nörotoksin tedavileri giderilebilir ancak bunların olmadığı bir 55 yaş yüzü yaşının ifadesini, ruhunu taşımaz.

Yüz germe aday hastaları “ameliyattan sonra bu kırışıklıklar kalacak mı?” diye soruyorlar ve “evet kalacak” cevabına da oldukça şaşırıyorlar. Amacımız kırışıklıkları tek tek takip edip hepsini yok etmek değil. Kırışıklar kritik bir seviyeye kadar yüzü “olgun ve ifadeli” gösterirken, o seviyenin ötesinde yüzü “yorgun ve solgun” gösterir. Amacımız yüzey kırışıklarının işte o kritik seviyeyi geçmesini engellemek.

Yüz gençleştirme cerrahisine ilgi duyan herkesi yaşının güzeli olma konusunda biraz düşünmeye davet ediyorum. Bu yazının amacı buydu, umarım faydalı olmuştur.

Sevgiyle kalın,

Güzel Kalın

Yüz Gençleştirme Cerrahisi hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Orta Yaş Güzeli

35-55 yaş arasındaki kadın güzelliğini tarif etmek için yazıyorum.…

Devamını Oku
Yüz Gençleştirme Ameliyatları Lüks mü? Tedavi mi?

Estetik Cerrahi uygulanmaya başladığı ilk zamanlardan bugüne kadar bazı etik ve felse…

Devamını Oku
Lifestyle Lift’in İbretlik Hikayesi

Yüz gençleştirme cerrahisi ile ilgili araştırma sürecindeki herkesin okuması gereken …

Devamını Oku