Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi

Dr. Ozan Bitik ile Yüz Estetiği Üzerine…

Sahiden, Bu Kadar Yaşlı Yüz Bir Anda Nereden Çıktı?

2000’li yılların başında yüz estetiğinde büyük bir paradigma değişimi yaşandı.

Tamam, herkes güzelleşmek istiyordu ama ameliyat olmak da pek korkunç bir şeydi.

Ameliyat olup ağzı yüzü yamulanlar, çarşaf gibi gerilenler, başka birisi olup da eniştesi tarafından tanınamayanlar, kel olanlar, kör olanların dilden dile aktarılan hikayeleri adeta ibretlik idi.

Gençleşip güzelleşmenin ah keşke ameliyatsız bir yolu olsaydı.  

Talep şuydu: doktorcum, her ne yapılacaksa hemencecik yapılsın, ağrısız olsun, öyle şişlik morluk olmasın, olsa da çabucak iyileşsin, izsiz, kesisiz, bıçaksız olsun, narkozzz amman olmasın, hem çok güzel olsun hem de kimse anlamasın, eh bir de malum oğlanı evlendiricez çok da pahalı olmasın.

Plastik cerrahların karşılanması imkansız dedikleri bu talepler listesi kozmetik endüstrisi için "makul" sayılırdı. Kısa bir süre içerisinde "mucizevi" ürünler ve cihazlar birer birer piyasadaki yerlerini almaya başladı. Hepsi doktor onaylıydı, bazısı koskoca FDA onaylıydı. Uygulayıcıların cerrah olması "şart" değildi, cerrahlar zaten çok sıkıcıydı hep keselim biçelim derdindeydiler ve de laf aramızda, kadın ruhundan pek de anlamıyorlardı.

İşte bu ortamda minimal invazif uygulamaların önlenemez yükselişi başladı.  Botulinum toksin ve sentetik dolgu uygulamaları gündelik hayatın bir parçası haline geldi. Uygulama yaşı liselerin mezuniyet balolarına kadar inerken, arkadaş sohbetlerinde 30'una gelip de yüzüne bir şey yaptırmayan bakımsız yaftası yemeye başladı.

Tam bir estetik çılgınlığı...

Toplum mu çıldırmaya meyilliydi yoksa multi-milyar dolarlık kozmetik endüstrisi mi toplumu çıldırttı orası bilinmez ama ok yaydan bir kez fırlamıştı artık...

Son yirmi yılda milyonlarca kişiye, milyarlarca ünite botulinum toksini, tankerler dolusu sentetik dolgu uygulandı.

Son 10 yılda yüz estetiği amaçlı radyofrekans, odaklı ultrasound, lazer gibi enerji bazlı uygulamalar için harcanan enerjiyle Winterfell kışı geçirirdi.

Sadece son 5 yılda iple yüz gereceğiz diye insanların derilerinin altına tren rayı, örümcek ağı, fransız danteli diye döşenen ipleri uç uca dizsek dünyanın etrafına bir kurdele bağlayabiliriz.

Devir minimal invazif uygulamaların devriydi ve yüz gençleştirme ameliyatlarının modası geçmişti artık. İnanması zor ama plastik cerrahların bile bir kısmı buna ikna olmuş gibiydi.

Hem iğneyle hallolacak bir iş için kim bıçak altına yatardı ki ?  Teknoloji ve tıp çok ilerlemişti ya artık "kendine bakmayı bilen" hiç kimse eskisi gibi yaşlanmayacaktı...

Diyorduk ki...

Sahiden bu yaşlı yüzler bir anda nereden çıktı?

Bunlar kesin minimal invazif estetik trenini kaçıranlar olmalıydı.

Belki kaçırmamışlardı ama şanssızlık eseri herkeste işe yarayan onlarda yaramamıştı, belki de uygulamayı yapan doktorların elleri arkadaşının doktorununki gibi "sihirli" değildi.

Belki de tüm bunlar gerçek olmak için fazla iyiydi. Tıpkı 80'li-90'lı yıllarda avuç avuç sürülen, tonla para harcanılan o yaşlanma önleyici kremler gibi... Sahiden 20-30 yıl öncenin güzellik ikonu film yıldızları nasıl bir anda yaşlanıverdiler? Yoksa İsviçre laboratuvarlarında geliştirilen yenileyici bakım kompleksi tadında anti-aging kremlerine paraları mı yetmedi?

Bence siz zaten cevabı biliyorsunuz.

Bir sonraki bölümde minimal invazif uygulamalar altın çağını yaşarken son 15 yıl içerisinde yüz gençleştirme cerrahların nelerle uğraştığına bir bakış atacağız.

Sonraki bölüm:

Facelift'in dönüşü

Minimal invazif estetik uygulamalar son 15 yılda altın çağını yaşarken, her ay; ilaç firmaları dolgu materyallerindeki bir sonraki nesili, teknoloji firmaları yeni ve devrimsel bir cihazı veya medikal estetik hekimleri estetik ameliyatları gereksiz hale getiren fantastik bir buluşu tanıtırken plastik cerrahlar sahne arkasında yüzyılların birikimini rafine etmek ile uğraşıyorlardı.

Hani hepimizin hafızasında yer eden o çarşaf gibi gerilmiş, o ifadesi değişen yüzler, o ameliyat izlerinin ve belirtilerinin insanı ele verdiği ameliyat sonuçları pozitif bilimin süzgecinden geçti. Olumsuz sonuçlar nereden kaynaklanıyordu ve nasıl daha ağrısız, daha doğal, daha az izle, daha bütüncül, daha kalıcı ve daha etkili sonuçlara ulaşabilirdik. Şansımıza, gelişen bilişim teknolojisi dünyanın her yerindeki plastik cerrahların bilgilerini daha önce görülmemiş bir düzeyde paylaşabilmesine olanak tanıdı. Artık bir ameliyatın nasıl yapıldığını veya nasıl geliştirilebildiğini öğrenmek için dünyanın öbür ucuna gitmeye gerek olmadığı gibi dünyanın öbür ucuna gitmek de komşu ziyareti kıvamına gelmişti. Bu ortamda derin plan yüz germe ameliyatı en saf halini aldı, endoskopik ve minimal erişim yaklaşımlarıyla yüz gençleştirme ameliyatlarında izler kısaldı, tüm komplikasyonlar teker teker ele alındı tedavi ve engelleme stratejileri üzerine binlerce makale yüzlerce kitap yazıldı…

Ve nihayet yüz gençleştirme cerrahisi ile şekillendirilen yüzlerin, bu işe aşına olmayan bir göz tarafından ilk bakışta “ameliyatlı olduğunun” anlaşılmadığı bir seviyeye ulaşıldı. Ayşe hanımda bir değişiklik vardı ama neydi? Ameliyat değildi kesin! Çünkü ameliyat olsa yüzü çok değişirdi, başkası gibi görünürdü veya yüzü genç boynu yaşlı görünmeliydi mesela, gözleri küçülmeliydi..

Yüz gençleştirme ameliyatları 15 yıl aradan sonra A.B.D’ de yeniden yükselişe geçti ve ASAPS verilerine göre uzun aradan sonra ilk kez en sık gerçekleştirilen ilk 5 estetik ameliyat arasına girdi. Bu değişimin sebeplerini açıklayabilmek için iki farklı teori öne sürülüyor. İlki “Rebound-Geri Sekme” teorisi diyor ki; insanlar yıllarca minimal invazif işlemlere harcadıkları toplam zaman, toplam para, toplam şişlik morluk süresi, toplam efor ile geriye dönüp baktıklarında harcanan kaynakların karşılığı olacak düzeyde bir kazanım elde edemediklerini gördüler. Bu nedenle daha net, daha kesin, daha etkili yöntemleri tercih etmeye başladılar.   İkinci “giriş kapısı” teorisi diyor ki; minimal invazif estetik uygulamalar insanları kapıdan geçirdi, ayaklarını suya sokturdu böylelikle akabinde suya balıklama dalmalarını kolaylaştırdı.

Hangi teori daha doğru bu bilinmez ancak şurası kesin ki yüz gençleştirme ameliyatları sahneye yeniden döndü ve uzunca bir süre boyunca da bir yere gidecek gibi görünmüyor

Yüz Gençleştirme Ameliyatı hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Seri Üretim Yüz Estetiği

Herkesin yüzü birbirine benziyor, ben böyle görünmek istemiyorum.…

Devamını Oku
Yüz Gençleştirme Ameliyatları Lüks mü? Tedavi mi?

Estetik Cerrahi uygulanmaya başladığı ilk zamanlardan bugüne kadar bazı etik ve felse…

Devamını Oku
Fitness İle Zamana Meydan Okuyan Bir Vücuda Sahip Olabilirsiniz Peki Ya Yüzünüz?

2000’li yılların motto’larından birisi de geçen on yılların bizi nasıl gençleştirdiği…

Devamını Oku