Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi

Dr. Ozan Bitik ile Yüz Estetiği Üzerine…

Alın Kırışıklıkları Neden Oluşuyor ve Nasıl Tedavi Ediliyor?

Alın bölgesinde derin kırışıklıklardan rahatsızsınız ve de aklınızda bunlardan nasıl kurtulacağınız ile ilgili bir hareket planı yok mu? O zaman bu yazı size gelsin…

Alındaki yaşlanmanın nasıl oluştuğunu anlamak için çok temel alın anatomisine bir göz atıp yaşlanma mekanizmalarını gözden geçireceğiz. Amacımız sizi tıp fakültesine götürmek elbette değil ama tedavi seçeneklerini doğru anlayabilmek için asgari düzeyde bir bilgiye ihtiyacınız var.

Alın anatomisi ile ilgili en önemli noktalar şunlar;

Alın, şakak, kaşlar ve üst göz kapakları anatomik olarak bir bütündür. Nasıl ki haritada devletleri ayıran ama dünya üzerinde fiziksel olarak mevcut olmayan hayali sınırlar var yüzün üst kısmı da işte böyle. Biz burası kaş, burası şakak, şurası alın, burası saçlı deri diyoruz ama aslında bunların tamamı tek bir yapı.   

Alın yüzeyinde stor perde gibi yukarıdan aşağı seyahat eden geniş bir kas var, adı Frontalis. Bu kas kasıldığında alnı kısaltıyor, kırıştırıyor ve kaşları yukarı kaldırmaya yarıyor. Frontalis kası ile deri arasında yatay seyreden bağlantılar var ve alın çizgileri bu bağlantı noktalarına karşılık geliyor. 

Şimdilik bunları bilseniz yeterli.

 

alin-kirisikliklari

 

Peki Alın Nasıl Yaşlanıyor? 

Genç insanların hatta çocukların yüzüne baktığınızda özellikle alın ve şakak bölgesinin çok dolgun olduğunu görürsünüz. Bu dolgunluk yıllar içerisinde giderek azalır. Aslında bu alandan çok büyük miktarda hacim kaybederiz ama bu hacim kaybı o kadar yavaş ve o kadar düzenli ve o kadar pürüzsüz olur ki her gün aynada kendimizi görmemize rağmen buradaki yumuşak dokunun inceldiğini algılayamayabiliriz.

Deri ile kas arasındaki yumuşak doku inceldikçe kas kasılmasına bağlı etkiler yüzeyde daha belirgin bir biçimde seçilmeye başlar. Bunun yanı sıra aynı bir yastığın içindeki süngerin yarısını çıkardığınızda nasıl yastığın gerginliği azalıp daha sarkık görünüyorsa alın ve şakak bölgesi de hacim kaybettiğinde adeta söner, boşalır ve sarkmaya yatkınlaşır. Yer çekimi tüm anatomik üniteyi bir bütün halinde aşağı çeker ve bu işte yalnız da değildir. Kaşları aşağı çekmeye yarayan göz çevresi kasları da sürekli bir biçimde yer çekimi ile birlikte çalışarak sarkma sürecini hızlandırır. Özellikle güneşli yerlerde yaşayan insanlar gözlerini sürekli kıstıkları için gözü kısmaya yarayan kaslar sürekli çalışır, alın/şakak/kaş düşüklüğü bu kişilerde çok daha erken yaşta görülür.

Kaşlar sarkıp da üst göz kapağının üzerinde deri yığılmasıyla sonuçlandığında bu yığılma çok narin olan üst göz kapağı üzerinde ağırlık yapar. Göz kapağını açık tutmakla görevli minicik kasların kuvveti, sarkan kaş kitlesini kaldırmaya yetmez. Hal bu olunca göz kapağımızdaki zayıf kaslar beyine bir mektup yollayarak yardım ister. 

“Hani alında perde gibi kocaman bir kas vardı ya (frontalis), onu kullan da şu kaşları üzerimden çek” der göz kapağı. Beyin de göz kapağını kırmaz frontalis kasına talimatı yollar. KAŞLARI KALDIR !!! Bu talimatı tek seferlik bir emir değil sürekli olarak uyulması gereken bir genelge gibi düşünün. Frontalis kası, gözler açık olduğu sürece sürekli bir biçimde kasılı kalmaya başlar. Sonuç olarak sadece kaşlarımızı kaldırdığımızda ortaya çıkan yatay alın kırışıklıkları sürekli hale gelir, zamanla derinleşir, kalıcılaşır. 

Mekanizmayı anlamadan tedaviyi dizayn etmek mümkün değil. Yukarıda anlattığım mekanizmanın tedavisi alın, şakak ve kaşları kapsayan tüm anatomik üniteyi bir bütün olarak yukarı kaldırmak ve hacim kaybını yerine koymaktan geçiyor. Bu amaçla çeşitli alın germe tekniklerini (endoskopik alın germe, korona alın germe vb.) ve doku transferi tekniklerini (microfat, nanofat vb.) kullanıyoruz. Bu tekniklerin detaylarını ilerleyen yazılarda anlatacağım ancak şimdilik bu temel bilgi düzeyinde mola verelim. 

Bir grup hastada yer çekimi etkileri olmaksızın, kaşlar sarkık olmamasına, üst göz kapağında doku fazlalığı olmamasına rağmen alında çok sayıda ve çok erken yaşta belirginleşen yatay kırışıklıklar mevcuttur. Bu kişilerde frontalis kası aşırı gelişmiş olabilir, kas ile deri arasındaki bağlantılar normalden daha sık ve daha güçlü olabilir, kas ile deri arasındaki yumuşak doku yastıkçığı doğumsal olarak ince olabilir, gözün ışık hassasiyeti sonucu veya davranışsal olarak mimik hareketleri aşırı düzeylerde olabilir. Eğer bu durumlardan birisi mevcut ise abartılı mimik aktivitesi botulinum toksin enjeksiyonları ile çok başarılı bir biçimde kontrol edilebilir ve alın kırışıklıkları kozmetik görünümü iyileştirecek şekilde ortadan kaldırılabilir. 

Sorun şu ki; alın yaşlanma sürecinde botulinum toksin tedavisinin endikasyonları yukarıdaki paragrafta saydığım “primer kas hiperaktivitesi” durumları ile sınırlıdır. Primer kas hiperaktivitesi’ni alın yaşlanması ile başvuran hastaların %30-35’inde görüyoruz ve bu grup botulinum toksin tedavisinden fayda görüyor. Geriye kalan %65’lik hasta grubunda ilk başta bahsettiğim alın/şakak/kaş düşüklüğü mevcut ve bu hastalar botulinum toksin tedavisinden fayda görmedikleri gibi alın kasının toksin ile zayıflatılması kaşlardaki düşüklüğü veya kaşların düşme hızını daha da arttırıyor. 

Yani alnınızda gördüğünüz her kırışıklığa botulinum toksin iyi gelmez. 

Bir grup hastada da “yüzey yaşlanması” diye adlandırılan süreç ön planda olabiliyor. Güneş ışığı, sigara, stres, bağ doku hastalıkları gibi sorunlara bağlı olarak geniş alın yüzeyinde deri kalitesi bozuluyor, derinin hemen altındaki kompakt yağ dokusu katmanı tamamen eriyor. Derin kırışıklıklara eşlik eden ince çizgiler, lekeler, belirgin damarlar bu tip yaşlanmanın tipik belirtileri. Bu hasta grubunda yüzeyi yenileyici medikal estetik tedavi seçenekleri üzerinde durmak gerekiyor. Kimyasal peeling (TCA) , dermabrazyon, nano-fat benim sevdiğim ve sık kullandığım seçeneklerden bazıları.

Hastalarımızın çok rahatsız olduğu bir diğer alan kaş ortası çizgileridir. Bu kırışıklıklar botulinum toksin uygulamasından, hatta alın germe ameliyatlarından bile tam olarak fayda görmeyebilir. Kaş arası çizgilerinin tedavisinde hyaluronik asit içeren dermal dolgu maddesi ile alın dolgusu uygulaması yapmak iyi bir seçenektir. Dolgunun alternatifi olarak bu bölgeye yağ enjeksiyonu da yapılabilir. Bazen bu bölgedeki kırışıklıkları ortaya çıkarak kasları göz kapağı estetiği veya alın germe ameliyatları esnasında kalıcı olarak zayıflatabiliyoruz. 

Son olarak alın kırışıklıklarını önlemek ve azaltmak için kullanabileceğiniz kozmetik ürünlerden bahsedelim. En önemlisi güneş koruyucular. Alın güneşe çok açık ve güneş hasarından çok etkileniyor. Retinoik asit içerikli kremler cilt yıpranmasını azaltarak idame tedavisine fayda sağlar. Alın kırışıklıklarını besinlerle, doğal veya egzersiz ile tedavi edilmesi maalesef mümkün değil.

Alın kırışıklıklarının tedavisi hakkında daha detaylı bilgi almak ve size özel bir tedavi planlaması yapmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Sevgiyle kalın,

Güzel kalın.

O.B.

Alın Kırışıklıkları Tedavisi hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Üst Göz Kapağı Alın Estetiği İlişkisi ve Tedavideki Önemi

Göz kapağımız ile kaşımız, kaşımız ile de alnımız arasında kesin bir anatomik bir sın…

Devamını Oku
Üst Göz Kapağı Ameliyatı Sonrası İyileşme Ve Sosyal Hayata Dönüş

Göz kapağı ameliyatlarında iyileşme sürecini ve süresini etkileyen en önemli değişken…

Devamını Oku
Kombine Göz Çevresi Estetik Ameliyatı Hakkında Önemli Bilgiler

Göz çevresi estetiğinde çoğu zaman çeşitli ameliyatları birbiriyle kombine ediyoruz.&…

Devamını Oku