Göz çevresindeki yüzeysel yumuşak dokuların kendine has özellikleri vardır.

Göz kapağı derisi vücuttaki en ince deridir.

Hemen altında vücuttaki en ince kas bulunur.

Deri ve kas birbirine entegredir. 

Aralarında bir yağ doku katmanı bulunmaz.

Göz kapağında birden fazla gözenekli doku katmanı vardır. Bu katmanlar dokuların kaymasını sağlar, sıvıların serbest hareketine izin verir ve çok sayıda mikroskopik lenf damarı barındırır. 

Bu eşsiz doku anatomisi göz kapağı estetiği ameliyatlarında ister istemez bozulur. 

Vücut genellikle hızlı bir şekilde anatomiyi orijinal yapısına oldukça yakın bir seviyede tamir eder.

Göz kapağı ameliyatı (blefaroplasti) sonrası dokular iyileşirken;

Vücut önce nedbe dokusu oluşturur, milyonlarca hücre ameliyat sahasında birbirleriyle iletişim kurar ve koordine olur, kılcal kan damarları yeniden oluşur ve birbirlerine bağlanırlar, lenf damarları yeniden oluşur ve birbirlerine bağlanırlar, son olarak ilk basamakta oluşan nedbe dokusu vücut tarafından ortadan kaldırılır ve gözenekli (areolar) boşluklar yeniden oluşur.   

Bazen bu tamir ve yeniden yapılandırma süreci ihale şartnamesinde belirtildiği şekilde ilerlemez.

Bazen vücut fazla nedbe üretir, bazen hücreler arası sinyal mekanizmaları bozulur, bazen kan damarları, bazen lenf damarları normal zamanında onarılamaz. Bazen de oluşan nedbe dokusu zamanında ortadan kaldırılamaz. 

Tüm bu faktörler dışarıdan bakınca gecikmiş iyileşme olarak karşımıza çıkar.

Bazen haftalar içinde kaybolması gereken ödem aylarca bir yıla kadar devam edebilir. 

Cilt yüzeyinde hafif parlak, hafif kızarık ve hafif kahverengimsi bir renk değişimi bir yıla kadar devam edebilir.

Normalde birinci ayda bembeyaz incecik bir çizgiye dönüşmesi beklenilen göz kapağı dikişlerine ait izler aylar sonra bile kızarık ve kalın kalabilir. 

Bazen dokuların arasındaki nedbe dokusu kapakların sertleşmesine, deforme olmalarına, zor hareket etmelerine ve zor kapanmalarına sebebiyet verebilir. 

İyileşme sürecindeki sorunlar sağ ve sol yüz yapılarında aynı şekilde ortaya çıkmazlar ve asimetrilere sebebiyet verebilirler. Bazen sağ ve sol gözler farklı iyileşme aşamalarda iyileşir.

Göz çevresi ameliyatlarından sonra gecikmiş iyileşme çoğu zaman bireyin bünyesine bağlıdır ve altta yatan, durumu açıklayacak bir hastalık bulunamaz. Nadiren gecikmiş iyileşme bir enfeksiyon veya vücutta yara iyileşmesini bozan bir bağ doku hastalığı ile ilişkilendirilebilir. Burada bahsettiğim enfeksiyonlar da genellikle nadir görülen, yavaş üreyen ve standart tedavilere dirençli mikrobiyal etkenlere bağlı oluyor. Sigara, şeker hastalığı, damar hastalıkları, makyaj malzemeleri, ilaç veya cerrahi dikişlere karşı alerjiler potansiyel sebepler olabilir. Gecikmiş iyileşen hasta grubunda ameliyatın anestezisi bir sebep değildir.

Göz çevresi ameliyatları sonrası gecikmiş iyileşme hasta açısından da cerrah açısından da oldukça sıkıntılı bir durum yaratır. Hastalar operasyon sonrası hayal ettikleri sonuçları görmek için aylarca beklemek istemezler. Üstelik bazen bu iyileşme sürecindeki geçici deformasyonlar hastanın ameliyat öncesindeki görünümünden daha olumsuz bir tablo yaratabilir. Hastalar sabırsızlanmakta yerden göğe kadar haklıdır. Bu tablo yoğun bir mutsuzluk kaynağı olabilir. Sosyal hayatı ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyebilir ve maddi manevi kayıplara yol açabilir. 

 

 

Maalesef bu süreçte çoğu zaman beklemek dışında bir seçenek de yoktur. 

Gecikmiş iyileşmeyi dokuda hasar yaratan bir başka uygulama ile (enjeksiyonlar, yüzey tedavileri, cerrahi işlemler vb.) çözümleyemezsiniz. 

Hastaların haklı sabırsızlığına dayanamayıp, iyi niyetle ek işlemler yapmak durumu kötüleştirebilir ve iyileşme sürecini başa sarabilir. Göz çevresinde gecikmiş iyileşmeyi işlemi yapan hekime fatura etmek olanaklı değildir. İnsan zihni olumsuzluklar karşısında her zaman bir sorumlu arar ama bu sorumlu bazen vücudun kendisidir.

Ameliyat öncesi konsültasyonda “ben komplikasyon istemem” diyen hastalarıma, vücudunuzun enfeksiyona veya skar kontraktürüne dirençli olduğunu taahhüt ederseniz ben de komplikasyon yaşamayacağımızı garanti ederim diyorum.  

Hekimler çoğu zaman iyileşmenin proliferatif fazı olan 3 ayın dolmasını ve bu süre boyunca beklemeyi önerirler. Bu 3 ayda her şey tamamen normale dönecek demek değildir. Ama genelde 3 ay içinde işler iyiye doğru yönelmeye başlarlar. İyileşmenin tamamlanması bazen 12-18 aya kadar uzayabilir.  

Doktorunuz size beklemeniz gerektiğini söylediğinde, “öff beni oyalıyor” diye düşünüp hemen bir başka hekime koşmayın. 

Unutmayın ki iyi bir hekime en çok ihtiyacınız olan zaman, işlerin aksi gittiği ve bir komplikasyonun meydana geldiği zamandır. 

Göz kapaklarınız beklenilen hızda ve biçimde iyileşmiyor diye hemen doktorunuzla ipleri kopartmanız uzun vadede size daha büyük zorluklar yaşatabilir. Zira kimse bir başka hekimin (özellikle de yaptığı işte tanınan, tecrübeli bir hekimin) komplike bir hastasının tedavisini devralmak için can atmaz. 

Yüz hastadan 5-10 kadarı normalin dışında bir iyileşme süreci yaşıyor.

Bu ameliyatları çok sayıda yapan hekimler için bu oran bir sayının ötesinde bir anlam taşır. Her ay aynı üzüntüyü paylaştıkları 1-2 gerçek insan demektir.

Göz çevresi ameliyatlarında gecikmiş iyileşmeyi kontrol edemiyoruz. Ancak gecikmiş iyileşme sürecinde dokuların deforme olmasını engelleyen ameliyat stratejileri uygulayabiliriz. Örneğin ben alt göz kapağını ameliyat ettiğim her hastada kapağın dış bağ doku destek noktasını kemiğe sabitlerim. Kemiğe kantopeksi dediğimiz bu teknik ameliyattan sonra iyileşme ile ilişkili bir aksilik yaşansa bile alt göz kapağının deforme olmasını engeller. Bu manevrayı her ameliyatta uyguladığınızda 100 hastanın 90 tanesinde belki gereksiz bir iş yapmış olursunuz. Ancak o 5-10 hastayı daha vahim komplikasyonlardan korumuş olursunuz. Benzer şekilde göz altı deformitesi sebebiyle başvuran hastaların bazılarına orta yüz germe (mid-face lift) ameliyatını şart koşuyorum. Bu ameliyat yanak kitlesini yukarı kaldırıp göz kapağını aşağıdan desteklediği için iyileşme gecikse bile alt kapağın aşağıya doğru inmesini engelliyor.  

Ancak bazen eklediğimiz bu ek işlemler de iyileşmeyi uzatıyor. Tek başına bir göz kapağı 2-3 haftada iyileşecekse, plana orta yüz/kemiğe kantopeksi eklediğinizde bu süre 4-6 haftaya çıkıyor. 

Bu noktada risk/fayda analizi yapmak lazım.

Bir hasta ben %5-10’luk riski alıyorum ve tek başına basit bir alt kapak ameliyatını seçiyorum diyebilir. 

Ancak ben %5-10’luk riskleri almam. 

Bu sebeple benim ameliyat ettiğim hastalar ameliyatın teknik kapsamından ötürü, klasik tekniklerle ameliyat olanlardan biraz daha geç iyileşirler.

Göz çevresinde gecikmiş iyileşme ile ilgili internette hastaların ulaşabileceği bir yazı yok.

Bu yazıyı bu sebeple yazdım.

Umarım ameliyattan önce okursunuz. 

Ameliyattan sonra okuduysanız bilin ki bu süreçten geçen ilk kişi değilsiniz. Doktorunuza güveninizi hemen kaybetmeyin. 

Sevgiyle kalın

Güzel Kalın

OB

Göz Çevresi Estetiği hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.